25 Haziran 2012 Pazartesi

Durup durup düşünMEmek istiyorum.

Level 1
Düşünmemek için görmezden gelmeyi tercih ettiğim zamanlardan,savaşamayacağım için sustuğum zamanlara atladım.
Level 2
Önemseyip üzülmek yerine umursamayıp üzebileceğimi anladım.
Level 3
Sadece çıkarı için hareket edip duran insanları tanıdım.
Level 4
Mutlu olmak için kimseye ihtiyacım olmadığını ama aynı dili konuşabileceğim hiç kimsenin yanımda yamacımda bulunmadığını gördüm.
Level 5
Aklıma gelenin başıma geldiğine şahit oldum.

Sonra Salome ile tanıştım.İlk başta nasıl korkutucu bilemezsiniz.Ama sonra...
Onu anlamaya çalışmak ve öğrenmek için çabaladığımda düşüncelerim ucuca eklenerek büyümeye başladı.
Tutkunun ve karşılıksız aşkın yarattığı öfke ve hırs...
Aslında gücünün farkında olan ama aşkının karşısında ne yapacağını bilemeyen güçsüz ve çaresiz bi kadın.
Öyle çok seviyordu ki,sevginin öfkeye dönüştüğü o kör noktadaydı.
Son çare olarak içindeki sakladıklarını söyleyebileceği Yahya'nın vücudundan ayrılmış kafası...
Acizdi çünkü yapabileceği tek bi'şey vardı belki de-unutmak istemediği için (istese unutabilir miydi? EVET ? böyle diyen insanlarla dolu çevrem.çünkü onlar unutabilecek kadar az sevmişler,
üzülmeyecek kadar az önemsemişler ve özlemeyecek kadar az değer vermişler....) - onu yaptı.

Ben mi n'aptım?

Ben ise; gözlerine baktığımda zamanın durduğunu hissetmiştim oysa ki,sanki yıllardır tanışıyor gibiydik.
Buna rağmen bile aşk diye duyduğum şeyin başımdan aşağı süzülen soğuk su gibi küvetteki delikten akıp gitmesini beklemekten başka çarem yoktu.
Bekledim...Ama gitmedi.
Sabah akşam düşünmek diye de bir şey vardı üstelik.Yetmiyormuşcasına bunu dile getirmek acizlikte gelinen son nokta mıydı.Bi saniye Bi saniye...Bence başa sarmalıyız yazar burda Aşk.a düpedüz hakaret ediyor.Aslında yazar değil insanlardı onu bizden bu derece soğutan.Üstüne planlar yaptırıp,stratejiler kuran,yalanlar ekleyip,çirkinliklerle çarpan.O da onlardan biriydi.Belki de o da bir Yahya'ydı .Ya çok sevmişti de böyle olmuştu -tıpkı benim gibi- ya da sevginin anlamını bile bilmiyordu...

Aslında çok fazla şey yazmak istemekle yazmamak arasındaki köprüdeyim yine.
Toparlayamadığım düşüncelerim,
Engelleyemediğim duygularım ile sürüklenip duruyorum.
Gündüzleri neyse de geceleri onları zaptetmek oldukça zor bi iş haline geliyor.
Hareketli şarkılar, komikli videolarla onları oyalamaya çalışıyorum.

Durup durup düşünMEmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder