30 Mayıs 2011 Pazartesi

duygusal zamanlar..

Olmadık yerde hüzün çöker mi kalbine.beynin böyle savrulup gider mi düşüncelerinde.?

Tanımadığın bir insanın sözü acıtır mı canını ölesiye?

Anlamsız gelir mi saniyeler,saatler,gün ışığı,insanlar..

Ya da tersine ihtiyaç mı duyarsın bir şeylere.?

Kendini anlatmaya çabalarsın bazen,çoğu zaman vazgeçersin.

Çünkü onların görmek istediği kadarsındır.

Ön yargı hep vardır,varolacaktır.

Çünkü savurmak kolaydır yargıları..

Kimse bilmez ne kadar bencil tanıdığını,ne kadar yalancı,ne kadar fesat..

Hep aldatıldğını kimse bilmez sevgili,dost,arkadaş.

Ne kadar üzüldüğünü,zorlandığını hayatta.

Hep yaklaşacakken uzaklaştığını,

Boş yere savaştığını,çabaladığını çoğu zaman,

Ama inandığını güvendiğini umarsızca kimse bilmez.

Bu yüzden yaşattığın mutsuzluğunu sırtından atmaya çalıştığını.

Şimdi mutlu olmak için çabalarsın ya çok görürler.

Hep onların yargıları,cümleleri ışığı altında yürü ve mutsuz ol isterler.

Uzaktan ne kadar pürüzsüz görünür oysa ki Ay.Yaklaştıkça farkına varırsınız yüzeyinin..

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir aslında; ne iyi ne kötü.

Her şey içinizde yaşattığınız kadardır.

İyi niyetimi her türlü suistimal eden insanlara teşekkür ederim.

Ben hala öyle olmaya devam edeceğim bence biraz olsun siz de deneyin.



şimdi böyle bir söğüt ağacı bulup gölgesinde oturmaya gidiyorum...

25 Mayıs 2011 Çarşamba

böyle sanatlı kültürlü gezmeli tozmalı bi şeyler..


günlerden bugün sınav molasında blog yazmak için kolları sıvadım.(yazın bu vaktinde kolsuz giydiğimi unutmuşum.) bu 1ay ben hayata döndüm asosyallikle arama duvarlar ördüm.ilk olarak ankarada gittiğim bi oyundan bahsedeyim.cantuğ turay.ın tunalı hilmide ritüel sanat merkezini tiyatro cafeye dönüştürdüğü ve arkadaşımla tesadüfen rastladığımız bu afişin bulunduğu yere adım atmamızla uzun zaman sonra mutluluğun resmini görebildim.gerçi çok çaba gösterdim oralara yaz günü kar bile yağdı.tamam kar değil de dolu işte valla abartmıyorum.ama kıyamet de kopsa gidecektim.isteyince yaparsın derlerdi de büyüklerimiz dudak büzerdik.



begüm de çok tatlı kızdı çok sevdim.ama kostüm değiştirmesi uzun sürünce ben cantuğ.u seçtim.öylesine de mütevazı ki görmeyin.neredeyse kendinizi oyuncu hissedersiniz yanında.ankara tiyatro günlüğünden sonra izmirde gezmeler tozmalar felan istedim ama sağolsun yağmurun azizliği hiç yalnız bırakmadı beni hem de mayısın bu son zamanlarında..derken sinemaya gittim zaten izlemek istediğim ama bi arkadaşımın da tavsiyesi üzerine hem yarın da sınav yokmuş bahanesi ile bir hışımla attık kendimizi.derken nası yaa falan olduk.basit br senaryoyla bu kadar kendine bağlayan sınırlı filmlerin arasına girmeyi başardı benim klasiklerimde.mesela replikler çok güzeldi oyunculuk mükemmeldi.siz sinemacılar nasıl diyooor az bütçeyle güzel işler başarmakk.. şaka bi yana İncir Reçeli bu ara izleyip keyif aldığım filmlerden 2.si.şayet 1.sıradaki Kaybedenler Klubü hala yerini koruyor..


sonra böyle de bi kız var filmde.yaklaşık bi aydır ben de onun enerjisini yaşıyorumm bu yüzden işte ben de ölümsüz olmak istiyorum... derken uzun zamandır istediğim o şeffaf camlı gözlüklere kavuştum üstelik bana hiç yakışmasalar da ben onlara aşık oldum.bir de yakında bulacağım fötr şapkamla uzun hayallere şimdiden dalmış bulunmaktayım.ilk tanışmamızın fotoğrafını sizlerle paylaşacağım..

işte böyle ufak tefek mutluluklarla dolu hayat.şimdilerde rengarenk bana ne bileyim.her renginde ayrı bi mutluluk bulabiliyorum.şimdi biraz serdar 2011 dinleyeyim sora yine görüşürzz..:))

haa bi de tiyatro ve sinema yaşam sebebiniz olabilir bazen müzik ise olmazsa hiç olmaz..
o zaman bu da benden size gelsin...http://youtu.be/S_lWRm0X4sM