23 Kasım 2011 Çarşamba

Bir 'kaldırım mantarı' hikayesi..

Ahhh başımmm…! Sabah sabah n’oluyor yine yaaa..Sabahın köründe yapmayın bari,nerden buluyorsunuz bu enerjiyi..? Şimdi arabalar da başlarsa..,Al işte..! Bi uyutmadınız…

Aaaa ‘O’ da uyanmış,..Tanrı’m tıpkı Türk filmlerindeki gibi…Nasıl görünüyorum acaba? Soğuktan yüzüm gözüm şiştir kesin..!

Ne kadar da güzel görünüyor,kıpkırmızzıı,sanki sürekli gülümsüyor..hepimiz aynı renk olmamıza rağmen onun kendini hemen fark ettirebilmesi ne garip..

AH.! Başladık yine.. Her sabah bu böyle..Önce okula giden öğrenciler,hayır düşüp sakatlanacaklar diye endişeleniyorum yoksa ağır olduklarından değil,derken iş saati yaklaşıyor,Ayşe Hanım her gün aynı saatte hem de hiç bıkmadan..Bir memurdan beklenilmeyecek bir enerjiye,neşeye sahip bu kadın..’Amaan dikkat et Ayşe Hanım araba çarpacak yaa..’

Neyse ki öğlene kadar onu izleyebiliyorum..Baktığımı anlamasından çok, kalp atışlarımı duyacak diye ödüm kopuyor,göz göze geldiğimizde öyle hızlı çarpıyor ki arabaların gürültülerini bile duymuyorum.

Gerçek aşk mı bu bilmiyorum..? Aramızdaki onca mantara rağmen gün geçtikçe daha yakınımdaymış gibi hissediyorum.Sanki gün’e değil her sabah O’na uyanıyorum…

AH.! Öğlen oldu işte yine başladık..Ne anlıyorlar bundan çözemesem de sanırım uzayıp giden dümdüz kaldırımın monotonluğunu uzaklaştıran tek neden olmamız insanlara çekici geliyor.

Bir anlık da olsa başka bir duyguya büründüklerini düşünüyorum..

Ne kadar da telaşlı bazıları..Aksine bir o kadar neşeli ve rahat olanlarından en çok teyzeler ve amcalar ilgimi çekiyor mesela.Sonrasında tabi ki çocuklar..Beni en çok eğlendiren şeylerden biri nitekim onların kahkahaları..Yaramaz oldukları bir o kadar masumlar.Onların gözleri çok başka bakıyor bana,çevresine,insanlara,hayata,dünyaya…

Neyse ki ortalık sakinleşti derken akşam olmuş yaa.! Yine araba gürültüleri insan kalabalığı arasında kayboldu,kaç saattir göremedim O’nu.Gece olduğunda en çok da el ele sevgililer üzerime bastıklarında (en çok da kız ) ona çeviriyorum yüzümü istem dışı ya da kasıtlı ne bileyim.

Ah…! DUR,..DUR…! Yavaşşş…AL işte yaaa.! En çok zarar verdiğim de ‘sarhoş kalpler’…

Her gece en az bir tanesi bana takılıp düşer,ben üzülürken o kahkahalara boğulur bazen bazen küfür bile yediğim olur.Ama en tuhafı bazıları dengede bile duramazken bazıları o kafayla koşarak üzerimize basa basa geçer..

Yine sabah oluyor,gün aydınlanmaya başladı..O DA NE…! Bu GÜRÜLTÜ…HAYIR,OLAMAZZZ..YOK YOK HAYIRRR..O DEĞİL DİMİ?

OLMAMALI,OLAMAZZZ…!

Evet O…! Paramparça….

Gözlerindeki son gülümseme gözlerimle buluştuğunda anladım..

Araba ezilmiş,sürücü kurtulmuş ama O paramparça olmuştu….tıpkı kalbim gibi…

O andan beri bir noktaya kilitlenen gözlerim,belediyenin parçalarını alıp götürmesinden bile etkilenmedi..Evet O gitti ve giderken kalbimi de (hiç düşünmeden) yanında götürdü..!

İşte öyle bir gün’dü.Her günümün aynı geçeceğini sandığım zamanlar,benim hayatım yalnızca ‘bir gün’den (her gün öyle yaşayacağım gibi) ibaret zannederken; o gün’den sonra, ne sabahın erken saatleri,ne gündüzler,ne geceler,ne insanlar,ne aşıklar,ne sarhoşlar…hatta çocuklar bile…Hiçbir şey bana eskisi gibi gelmiyor,farkındalık yaratmıyordu…Ne üstüme basan insanlar için endişeleniyor,ne araba gürültülerine öfkeleniyordum..

Artık benim için ‘Hayat’ ; sabit bir nokta’ydı ve o nokta yalnızca ‘O an’dı….


hikayenin şarkısı da burda...

1 yorum:

  1. Selam bu hikaye sizinse,sizinle iletişime geçip bu hikayenizi kısa filmleştirmek istiyorum.İletişim kurmak için bir mail adresi veya herhangi birşey bulamadım.Benimle iletişime geçebileceğiniz bir e-mail adresi veriyorum. oguzhancal@gmail.com en kısa zamanda iletişime geçebilirsek sevinirim.Saygılar.

    YanıtlaSil